Kullanıcılar dikkat: Gırtlak kanseri vakalarının yüzde 95’inden fazlası sigarayla ilgili!

Özellikle son 20 yılda küresel boyutta gırtlak kanseri vakalarında belirgin artış gözlendiğine işaret eden KBB ve Boş, Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Nihal Seden Boyoğlu, “İstatistiklere göre gırtlak kanseri vakalarında yüzde 50’nin üzerinde artış gözleniyor. Bunun temel nedeni ise yaşlanan nüfus olarak gösteriliyor ” dedi. Gırtlak kanseri vakalarının yüzde 95’inden fazlasının sigara ve alkolle ilişkili olduğunun altını çizen Doç. Dr. Boyoğlu, “Türkiye’de özellikle 50 yaş altı kişilerde kanser oranlarında artış bildiriliyor. Gençlerde tütün ve tütün ürünleri kullanımın artışı da düşünüldüğünde bu durum gırtlak kanseri vakaları için de bir uyarı olarak görülebilir ” diye konuştu.

Tüm kanserlerin yaklaşık yüzde birini oluşturan gırtlak kanseri için özellikle 50 yaş ve üzeri erkekler risk altında. Ancak kadınlarda ve gençlerde sigara içme oranlarının artmasına bağlı olarak riskin bu grup için de arttığına işaret eden KBB, Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Nihal Seden Boyoğlu, gırtlak kanseri vakalarının yüzde 95’inden fazlasının sigarayla ilişkili olduğunu belirtti.

Gırtlak, boğazımızın önemli bir parçası; ses tellerini barındıran bu yapı sayesinde konuşabiliyoruz. Ancak boğazdaki bu küçük yapı, hayati bir tehlikenin de başlangıç noktası olabiliyor ” diyen Doç. Dr. Boyoğlu, bu kanser türünün genellikle ses tellerinden başladığını ve en erken belirtisinin ses değişiklikleri olduğuna işaret etti.

“Erken tanıyla tedavi yüksek” 

Gırtlak kanserine ait belirtilerin farklı hastalıklarla benzerlik gösterdiği için erken uyarı işaretlerinin fark edilmesiyle tedavi şansının yüksek olduğunu söyleyen Doç. Dr. Boyoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

İki haftadan uzun süren ses kısıklığı, seste kalınlaşma veya boğukluk varsa mutlaka bir KBB uzmanına başvurulmalı.

Doç. Dr. Boyoğlu, şunları anlattı:

Gırtlak kanseri en sık ses telleri bölgesinden başlar. Bu nedenle en sık ve en erken belirti ses değişiklikleridir. İki haftadan uzun süren ses kısıklığı, seste kalınlaşma, seste çatallanma veya boğuklaşma varsa mutlaka hekim muayenesi gerekir. Bunun yanında daha az rastlanan belirtiler arasında; geçmeyen boğaz ağrısı veya öksürük, yutkunma sırasında sorun, gıdaların takılması veya ağrı, kulak ağrısı, boyun veya boğazda kitle veya şişlik, nefes darlığı yer alır.

“En yüksek risk; sigara ve alkol kullanıcılarında” 

Gırtlak kanserinin başlıca risk faktörlerinin tütün ürünleri ve yoğun alkol kullanımı olduğunu belirten Doç. Dr. Boyoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

Bu iki etken birlikte kullanıldığında risk katlanır. Gırtlak kanseri genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkıyor; 50-69 yaş arası erkeklerde görülen kanserlerin yaklaşık yüzde 3’ü bu türden oluşuyor. Erkeklerde daha sık görülmesine rağmen, sigara ve alkol kullanan kadınların da ciddi risk altında olduğu unutulmamalı.

“Şüphe varsa biyopsi şart” 

Muayene sonrası eğer gırtlak kanserinden şüphelenilirse tanı koymak için mutlaka biyopsi alınması gerekir ” diyen Doç. Dr. Boyoğlu, tanı süreciyle ilgili şu bilgileri verdi:

Biyopsi genel anestezi altında KBB hekimi tarafından yapılan kısa süren bir prosedürdür. Ağız içinden gırtlak bölgesine ulaşıldığı için dışarıdan görülecek hiçbir kesi ya da yara izine neden olmaz, dikiş gerektirmez. Ek hastalığı yoksa ya da anesteziden ötürü gözlem altında tutulması gerekmiyorsa, hasta aynı gün içerisinde taburcu olabilir. Bu prosedür aynı zamanda hekimin ayrıntılı gırtlak muayenesi yapmasına olanak tanır. Olası bir kanser tanısı durumunda kanserin gırtlak içerisindeki yaygınlığı hakkında bilgi verir. Çünkü tanı sonrası seçilecek tedavi türü kanserin yaygınlığına göre çeşitlilik göstermektedir.

“Tedavi her hasta için özel planlanıyor”

Doç. Dr. Boyoğlu’nun verdiği bilgiye göre, gırtlak kanseri tedavisinde cerrahi veya radyoterapi, bazı durumlarda da her ikisi birden kullanılabiliyor. Genel tedavi planlaması da hastanın genel tıbbi durumu ve diğer hastalıklar, gırtlağın yapısı ve özellikleri, tümörün evresi ve yayılımı, gırtlağın sağlıklı çalışıp çalışmaması ya da daha önce kanser tedavisi alınıp alınmadığı gibi özellikler dikkate alınarak her hasta için baş-boyun kanseri ile ilgilenen hekimler tarafından değerlendirme yapılarak hastayla hastaya özel belirleniyor.

Uygulanan tedavi yöntemleriyle ilgili Doç. Dr. Boyoğlu, sözlerine şöyle sürdürdü:

Erken evre kanserlerde lazer gibi teknikler kullanılarak, boyun hiç açılmadan ağız içinden tedavi mümkündür. Açık ameliyata göre kapalı ameliyatların iyileşme süreci her zaman daha hızlıdır. Ancak eğer kanser yayılımı lazer ile ameliyat yapmaya uygun değilse açık ameliyat yapılabilir. Açık ameliyatların da farklı yöntemleri bulunmaktadır. Kanserin gırtlak içerisinde etkilediği yere ve yayılımına göre açık ameliyatlarda da bazen gırtlağın hepsi bazen de bir kısmının alınması söz konusudur.”

“Sigara ve alkol kesinlikle bırakılmalı” 

Sigara içmenin, tütün kullanmak ve alkol almanın kanser tedavisinin etkinliğini azaltacağının altını çizen Doç. Dr. Boyoğlu, “Gırtlak kanserinin tedavi edildikten sonra tekrarlayabileceği unutulmamalı. Sigara içmeye ve içki içmeye devam eden gırtlak kanserli hastaların iyileşme olasılığı daha düşüktür ve ikinci bir tümör geliştirme olasılığı daha yüksektir. Bunun yanında kanser tedavisinden sonra sık ve dikkatli takip de çok önemlidir ” diye konuştu.

“Erken teşhis hayat kurtarır” 

KBB ve Boş, Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Nihal Seden Boyoğlu, özellikle sesini yoğun kullanan meslek gruplarında (öğretmenler, çağrı merkezi çalışanları, sanatçılar vb.) ses kısıklığının sık görülse de hafife alınmaması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

Uzun süren belirtiler karşısında zaman kaybetmeden bir KBB uzmanına başvurmak, gırtlak kanserinin erken evrede teşhis edilmesini ve tedavi şansının artmasını sağlıyor.” (DHA)

 

 

 

 

 

Related Posts

Doğal takviyeler gerçekten işe yarıyor mu?

Balık yağı, zerdeçal, koenzim Q10, probiyotikler… Eczane raflarında “doğal” diye satılıyor, peki hepsi gerçekten işe yarıyor mu? Bazılarının faydası bilimsel olarak kanıtlı, bazılarınınki ise beklenti ve reklamdan ibaret. Yanlış doz ve yanlış kullanımda “doğal” olan da zarar verebilir.

49 tanıyla ‘Yüksek Riskli Gebelik’ için yeni takip sistemi: Sağlık Bakanlığı duyurdu

Türkiye’de anne ölümlerini önlemek amacıyla yüksek riskli gebelikler için yeni bir hayata geçirildi. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürü Muhammed Emin Demirkol, 49 riskli tanıdan birini taşıyan ve yüksek riskli gebelik tanısı alan annelerin doğum öncesi ve sonrasındaki süreçte Yüksek Riskli Gebelik İzlem Sistemi ile yakından takip edileceğini bildirdi.

Diyetler bağırsak florasını nasıl mahvediyor?

Glutensiz beslenme, ketojenik diyet, aralıklı oruç… Sağlıklı sandığınız birçok diyet, bağırsak florasına darbe indiriyor olabilir. Mikrobiyota uzun süreli açlığı sevmiyor. Bağırsaklar, moda diyetleri değil dengeyi sever. Lif, fermente gıda ve doğal saatinde gelen öğünler olmadıkça, en sağlıklı beslenme biçimi bile mikrobiyotayı çökertiyor.

İnsanlar, günde on binlerce mikroplastik parçacığı soluyor olabilir

Fransa’da yapılan yeni bir araştırmada, insanların günde ortalama 68 bin adet mikroplastik parçacığı soluyor olabileceği tespit edildi.

Ayakların kokmasına neden olan hata bulundu: Sadece ter değil

Toplu taşıma araçlarında, ofislerde, hatta misafirlikte… Bazen bir çift ayakkabının içinden çıkan koku, en samimi ortamları bile sessizce dağıtabilir. Ayak kokusu, birçok insanın yaşadığı ama çoğu zaman konuşmaktan kaçındığı bir problem. Peki bu rahatsız edici durumun arkasındaki asıl neden ne? Uzmanlar yıllardır tartışılan bu sorunun en büyük sebebini nihayet net bir şekilde açıkladı.

Antalya’da Denizde Çocukta Enfeksiyon Şüphesi, Atık Su Borusu Ele Geçirildi

Gazipaşa’da denize giren 9 yaşındaki bir çocuğun rahatsızlanmasının ardından deniz kaynaklı enfeksiyon şüphesiyle başlatılan incelemede atık su borusunun denize sıvı madde saldığı tespit edildi. Çocuğun sağlık durumu hakkında çalışmalar sürüyor.